Epilepsi; kısa süreli bir beyin fonksiyon bozukluğudur ve beyin hücrelerinde geçici anormal bir elektrik aktivitesinin yayılması sonucu ortaya çıkar. Çoğunlukla aralıklı ‘nöbetler’ ya da ‘krizler’ halinde seyreden bir beyin hastalığı olan epilepsi, halk arasında ‘sara hastalığı’ adıyla da anılır. Bu hastalık dünya nüfusunun %1’ini etkilemekle birlikte kadın ve erkeklerde eşit olarak görülmektedir. Her yıl yaklaşık 2,4 milyon yeni epilepsi hastası eklenmektedir. Ülkemizde de bu sayı 850 bin civarındadır. Epilepsi nedene (genetik, doğum sırasındaki hasarlar, beyin enfeksiyonları, beyin damar hastalıkları, kafa travmaları, kullanılan bazı ilaç ve maddelere) bağlı olarak hemen her yaşta görülebilen ve uzun süreli tedavi ve izleme gerektiren bir hastalık olup, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiler.
Farklı epilepsi tipleri olup, sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur. Bazı nöbetlerde şiddetli kasılmalar olabilirken bazı nöbetlerde boş bakma şeklinde çok kısa süreli şuur kayıpları olabilir. Bazı nöbetlerde ise şuur kaybının olmadığı, vücudun tek tarafında istemsiz kasılmalar ya da hareketler olabilir. Ancak epilepsi nöbetinin uzun sürmesi ve bilinci 5 dakikadan daha uzun süreli bozması ile de yaşamı tehdit eden bir hastalıktır.
Epilepsi tanısını koyarken en önemli veri nöbet öyküsüdür. Hasta ve yakınlarından özellikle de nöbete tanık olanlardan alınan hikaye çok önemlidir. Gelişen teknoloji ile birlikte video kaydının kolaylaşması ile, nöbet videoları; özellikle cep telefonu ile çekilen görüntüler tanısal anlamda çok katkı sağlamaktadır. Tanı amacıyla yapılan beynin incelenmelerinin ilk basamağı beyin hücrelerinden çıkan elektrik akımlarının yazdırılması esasına dayanan EEG (Elektroensefalografi) dir. EEG’nin farklı uygulamaları (uyku EEG’si, Uyanıklık EEG’si ve video EEG) tanıyı desteklemekte oldukça önemli yöntemlerdir. Video ile eş zamanlı EEG çekimi epilepsi tanısında en önemli tanı yöntemini oluşturmaktadır. Bunların dışında ihtiyaç duyulduğunda, tanıyı desteklemek ve diğer tedavi seçeneklerini kullanabilmek için farklı beyin görüntüleme yöntemleri (Beyin MR, fonksiyonel MR, bilgisayarlı beyin tomografisi, beyin PET) de yapılmaktadır.
Tedaviye başlama kararı, hasta, ailesi ve doktoru arasında, risk ve faydalar konuşulduktan sonra alınmalı ve kişiye özgü yapılmalıdır. İlaç tedavisinde en önemli nokta nöbetleri durdurmaya yönelik olarak seçilen ilaçların düzenli ve planlı kullanımıdır. Nöbet tipi, diğer hastalıkları, kullandığı ilaçlar ve yaşam tarzı göz önünde bulundurularak her beş hastadan dördünde uygun ilaçlar seçildiğinde ve yeterli dozda alındığında nöbetler ortadan kalkmakta veya önemli ölçüde nöbet sıklığı azalmaktadır. Epilepsi tedavisi ömür boyu sürebileceği gibi, bazı kişilerde iyi düzeyde olabilir ve ilaç kullanımı sırasında 2-5 yıl nöbetsizlik dönemi olabilir. Bu şekilde uzun nöbetsizlik dönemi olan hastalarda kullandığı epilepsi ilacı kademeli bir şekilde ortalama 6 ayda azaltılıp kesilebilir. Ancak nöbet tekrarlarsa tedaviye yeniden başlamak gerekebilir
İlaç tedavisi ile nöbetlerin kontrol altına alınamadığı, yaklaşık olarak hastaların yüzde 20-30’unu oluşturan, dirençli epilepsi grubunda ise epilepsi merkezleri tarafından uygulanan cerrahi tedavi ve pil tedavisi seçenekleri de mevcut olup uygun hasta seçimi ile yüz güldürücü sonuçlar alınabilmektedir.
Unutulmamalıdır ki; toplumda hala önyargıyla yaklaşılan epilepsi tedavi edilebilir bir hastalıktır ve tedavi ile birey normal yaşantısını sürdürme imkanına sahip olabilir.